Halk arasında şizofreni hastalarının saldırgan ve tehlikeli olduğu yönünde bir yanlış algı oluştuğunu kaydeden uzmanlar, şizofreni hastalarının çoğunlukla saldırgan ve tehlikeli olmadığını kaydediyor. Aksine bu hastaların kendilerinin saldırganlığa maruz kaldığını işaret eden uzmanlar, hastaların kendi kendilerine saldırganlıklarının söz konusu olabileceğinin altını çiziyor. Şizofreni hastalarının intihar riskinin de yüksek olduğunu hatırlatan uzmanlar, topluma zararları olmayan bu hastaların damgalanması ve önyargılarla mücadele etmesinin hastalık açısından gerilemeye neden olacağını da dile getiriyor.
Şizofreni hastalığını bir zeka sorunu olarak görenlerin olduğunu paylaşan uzmanlar, bunun bir hata olduğunu, bu hastalığın zeka sorunu olmadığını işaret ediyor. Şizofreni hastaları arasında Nobel Ödülü kazananların bile bulunduğunu kaydeden uzmanlar, bu hastalığın zeka ile bağlantısı olmadığının altını çiziyor. Bu hastalığın ortaya çıkışından ebeveynlerin yanlış davranışları veya kişilik sorunlarını suçlamanın da doğru olmadığını belirtmekte fayda var. Çünkü şizofreni karmaşık bir beyin hastalığıdır.
Genellikle yavaş belirtilerle ortaya çıkan şizofreninin, okul performansında azalma, aile ve arkadaşlarla iletişim sorunları gibi belirtilerle ortaya çıkabileceğini hatırlatan uzmanlar, bu kişilerin sesler değil, ama ne olduğunu anlayamadığı fısıltılar duyabileceğini ifade ediyor.
Uzmanlar şizofreninin sadece sanrılarla ilerleyen bir hastalık olmadığını, net düşünme, duyguları kontrol etme, karar verme güçlüğü bozukluklarının da ortaya çıkabileceğini savunuyor. Herkeste hastalık tablosunun aynı seyretmeyeceğinin de üzerinde duran uzmanlar, tedavi olan hastaların kedi işlerini kurabileceklerini ve hayatlarını idame ettirebileceklerini de paylaşıyor.
Ece İNAN
23 Mayıs 2017 Salı 12:59
192 Okunma