Lüks moda markası Louis Vuitton, Paris Moda Haftası’nda tanıttığı yeni çanta koleksiyonu ile eleştiri oklarının hedefi oldu. Markanın "Ghana Must Go" adıyla bilinen çantası, Afrika tarihinin acı verici sembollerinden biriyle benzerlik taşıdığı için sosyal medyada yoğun tepki aldı. Kullanıcılar, bu tasarımı "kültürel sömürü" olarak nitelendirerek, markanın geçmişten gelen travmaları estetik bir biçimde yeniden paketlediğini savundu.
Göçün Acı Sembolü
Söz konusu çanta, kırmızı-beyaz dokumasıyla dikkat çekiyor ve kökeni 1983 yılına dayanıyor. O dönemde Nijerya hükümeti, yüz binlerce Ganalı göçmeni ülkeden zorla sınır dışı etmişti. Zorla yola çıkan bu göçmenler, eşyalarını ucuz plastik katlanabilir çantalara doldurmuş ve bu çantalar zamanla "Ghana Must Go" ifadesiyle anılmaya başlamıştı. Günümüzde bu çanta, Batı Afrika’da zorunlu göç, yoksulluk ve ayrımcılığın simgesi olarak kabul ediliyor.
Fiyat ve Eleştiriler
Louis Vuitton’un tasarladığı çanta ise, bu acı hikâyenin aynısını yansıtan bir desene sahip olmasına karşın, 3 bin dolarlık bir fiyat etiketi taşıyor. Sosyal medyada birçok siyahi kullanıcı, bu durumu "acı bir geçmişin estetikle yeniden paketlenmesi" olarak eleştiriyor. Bir TikTok kullanıcısı, çantaya yönelik tepkisini şu sözlerle ifade etti: "Lüks markalar, mücadelemizden çalıp onu bize 'stil' diye geri satıyor. Bu çantayı gören herkesin aklına göç, travma ve kayıp gelmeli, lüks değil."
Kültürel Sahiplenme Tartışması
Eleştirmenler, Louis Vuitton’un bu tasarımla ilgili olarak Afrikalı topluluklara herhangi bir teşekkürde bulunmadığını ve tarihsel bir referans vermediğini belirtiyor. Markadan henüz resmi bir açıklamanın gelmemesi, sosyal medyada birçok kullanıcı tarafından "kültürel sahiplenmenin en acı örneklerinden biri" olarak değerlendiriliyor. Bu durum, lüks modanın sosyal ve tarihi bağlamlarda nasıl yankı bulduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
